Fraunhofer Sistem ve İnovasyon Araştırma Enstitüsü (Fraunhofer ISI) tarafından Lime adına yapılan yeni bir çalışma, paylaşımlı operatörlerin e-scooter ve e-bisikletlerinin şehirlerdeki sera gazı emisyonlarını azaltabileceği sonucuna vardı. Fraunhofer araştırmacıları Berlin, Düsseldorf, Paris, Stockholm, Melbourne ve Seattle olmak üzere altı şehirde 4.000’den fazla Lime sürücüsünden elde edilen anket verilerini değerlendirdi.
Ekip, Lime’ın Gen-4 e-scooter ve e-bisikletleriyle yapılan bir yolculuğun yaşam döngüsü emisyonlarını, insanların aksi takdirde kullanacakları ulaşım türünün yaşam döngüsü emisyonlarıyla karşılaştırdı. Sonuçlar tahminlere dayandığından, hesaplamalar yanlışlıklara maruz kalabilir.
Paylaşılan e-scooter’lar için en büyük etkiler Melbourne ve Seattle’da görülmüştür. Bunun başlıca nedeni, toplu taşıma ve elektrikli arabalara güç sağlamak için kullanılan elektriğin CO2 yoğunluğunun Avrupa şehirlerine kıyasla daha yüksek olmasıdır. Melbourne’daki sürücüler, diğer ulaşım araçlarına kıyasla kilometre başına yaklaşık 42,4 gram CO2 tasarrufu sağlarken, Seattle’da kilometre başına yaklaşık 37,7 gram tasarruf sağlandı.
Araştırmacılar ayrıca Düsseldorf’ta kilometre başına 22,1 gram, Paris ve Stockholm’de 20,7 gram ve Berlin’de 14,8 gram CO2 tasarrufu hesapladı.
2022’nin ilkbahar aylarında bir aylık bir süre boyunca, kilometre başına bu karbon azaltımları, Düsseldorf’ta dört ton CO2’den Paris’te 66 tona kadar değişen emisyon tasarrufları anlamına geliyor. Paris’teki karbon tasarrufu, 10 yıl boyunca yetiştirilen 1.000’den fazla ağaç fidesine eşdeğerdir. Tüm şehirlerde, paylaşımlı e-bisikletlerin net karbon etkisi, paylaşımlı e-scooter’lardan daha az faydalıdır.
En büyük emisyon azalmaları Düsseldorf (kilometre başına 20,4 gram), Paris (15,4 g/pkm), Seattle (15,2 g/pkm) ve Melbourne’da (13,7 g/pkm) görülürken, tahmini emisyonlar Berlin’de kilometre başına +13 grama yükselmiştir.
Bu durum büyük ölçüde paylaşılan e-bisiklet yolculuklarının bireysel motorlu modların yerini daha az almasından, biraz daha yüksek hırsızlık oranlarından ve paylaşılan e-scooter’lara kıyasla daha düşük e-bisiklet kullanım yoğunluğundan kaynaklanmaktadır.
Ulaşım modu düzeyinde yapılan daha derin bir analiz, e-bisiklet ve e-scooter’ların taksi hizmetlerinin yerini aldığında, yolculuk başına sırasıyla 679 gram ve 541 gram CO2 eşdeğeri tasarrufla en büyük iklim etkisine sahip olduğunu ortaya koymuştur. Çalışmanın yazarları, “Bu yüksek emisyonlu modlardan paylaşılan mikromobiliteye geçildiğinde, net emisyon azaltımı oldukça önemli” dedi.
Ancak e-scooter ve e-bisiklet kullanımı, örneğin yürümenin ya da özel bir e-bisikletle yolculuğun yerini alması ya da aksi takdirde yolculuğun gerçekleşmeyecek olması durumunda CO2 emisyonlarında bir artışa da yol açabilir. Bununla birlikte, emisyonlardaki artış tipik olarak araç kullanımından uzaklaşmanın sağlayacağı tasarruflardan daha düşüktür.
Lime’ın Sürdürülebilirlikten Sorumlu Başkan Yardımcısı Andrew Savage yaptığı açıklamada,
“Büyüyen sektörümüzün hem karbon etkileri hem de karbonsuzlaştırılmış bir gelecekte oynayabileceği rol hakkındaki bazı yaygın yanlış anlamaları ele almak bizim için önemliydi. Bu çalışmanın da açıkça ortaya koyduğu gibi, sunduğumuz hizmeti sürekli olarak iyileştirmeye yönelik çalışmalarımız karşılığını veriyor ve hizmet verdiğimiz toplumlarda karbon emisyonlarının azaltılması üzerinde olumlu bir net etki yaratıyor. Yapılacak daha çok şey olsa da, şehir politikalarını belirleyenlerin bu yeni ve zamanlı araştırmayı kullanarak mikro mobilite konusundaki düşüncelerini yeniden düzenleyebileceklerini ve ulaşım ağlarını karbonsuzlaştırmanın değerli bir yolu olarak büyümesini destekleyebileceklerini umuyoruz.” dedi.