Almanya’daki Martin Luther Üniversitesi Halle-Wittenberg’de (MLU) kimyagerler tarafından yürütülen “BAT4EVER” projesi kapsamında geliştirilen yeni bir jel türü, lityum iyon pillerin daha güvenli ve dayanıklı olmasını sağlama potansiyeli taşıyor. Avrupa Komisyonu’nun Horizon 2020 programı tarafından finanse edilen bu proje, pillerdeki son derece yanıcı elektrolit sıvısının sızmasını önlemek ve yangın riskini azaltmak için özel olarak tasarlandı.
Geleneksel Lityum İyon Pillerdeki Tehlike ve Yeni Çözüm
Lityum iyon piller, elektronik cihazlar ve elektrikli araçlar gibi yüksek güçlü mobil cihazların çalışmasını sağlamak için elektrotlar arasında iyon akışını sağlayan elektrolitlere dayanır. Ancak bu elektrolitler oldukça yanıcıdır ve pil hasar gördüğünde yangın veya patlamaya yol açabilir. MLU’da kimyager Dr. Anja Marinow, “Pil hücresine doldurulabilen bir polimer geliştirdik. Bu madde, elektroliti bağlar, ancak iyonlar elektrotlar arasında serbestçe dolaşmaya devam eder,” diye açıklıyor.
Yeni geliştirilen jel, sıvıların yüksek iletkenliğini polimerlerin termal kararlılığı ve sağlamlığı ile birleştiriyor. Bu yenilik, geleneksel lityum iyon pillerde görülen güvenlik sorunlarını ortadan kaldırırken, aynı zamanda pillerin hizmet ömrünü ve performansını da artırmayı vaat ediyor.
Laboratuvar Sonuçları ve Gelecek Planları
MLU’daki laboratuvar testleri, yeni jel elektrolitin sadece pillerin güvenliğini artırmakla kalmayıp, aynı zamanda beş voltun üzerinde bile kararlı kalabildiğini gösteriyor. Bu, geleneksel lityum iyon hücrelerin kararlılık sınırlarının ötesine geçilmesini sağlıyor.
MLU’daki Makromoleküler Kimya Araştırma Grubu başkanı Profesör Wolfgang Binder, bu yeni teknolojinin geri dönüştürülebilirlik açısından da avantajlar sunduğunu belirtiyor. Yeni jel, pillerin arızalanması durumunda veya ömürlerinin sona ermesiyle kolayca geri dönüştürülebilmesini sağlayacak şekilde tasarlandı.
Ancak, MLU’dan yapılan açıklamada, bu teknolojinin endüstriyel ölçekte üretilebilmesi için hala uzun vadeli ve kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğu vurgulanıyor. Üniversitedeki bilim insanları, araştırmalarını özellikle sürdürülebilirlik üzerine odaklanarak genişletmeyi planlıyorlar ve bu çabalarını “Avrupa Adil Geçiş Araştırmaları ve Etki Odaklı Transfer Merkezi”nin bir parçası olarak sürdürecekler.