Polonya’da 21 belediye, hidrojen otobüs projelerini sürdürülebilir kılmak amacıyla, hidrojen sübvansiyonlarının artırılması için Polonya İklim ve Çevre Bakanı Paulina Hennig-Kloska’ya ortak bir mektup gönderdi. Belediyeler, hidrojen maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle projelerini sürdürememe riskiyle karşı karşıya olduklarını belirtiyor.
Belediyelerden Hükümete Çağrı
Varşova, Krakow, Wroclaw, Poznan gibi büyük şehirlerin de aralarında bulunduğu 21 belediye, hidrojenle çalışan otobüs projeleri için devlet desteğinin artırılması gerektiğini vurguladı. Söz konusu belediyeler, çevre dostu ulaşım projelerinin sürdürülebilir hale gelmesi için özel bir sübvansiyon mekanizması talep ediyor. Hidrojen projelerinin ekonomik kalkınma, enerji bağımsızlığı, çevre ve halk sağlığı üzerinde olumlu etkiler yaratacağını belirten belediyeler, hükümetten bu konuda daha fazla destek bekliyor.
Yüksek Maliyetler Belediyeleri Zorluyor
CleanTechnica’nın yaptığı hesaplamalara göre, bir kilogram hidrojenin fiyatı 16,50 ABD doları iken, aynı miktarda dizelin maliyeti sadece 1,18 ABD doları. Bu yüksek maliyet farkı, hidrojen otobüslerini işletmenin zorluklarını gözler önüne seriyor. Hidrojen otobüslerine yatırım yapan belediyeler, pahalı gri hidrojen kullanmak zorunda kaldıkları için ekonomik olarak zorlanırken, henüz bu araçları kullanmayan belediyeler ise işletme maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle endişeli.
Hytruck Projesine Katkı Sağlayabilir
Her ne kadar altyapı ve yakıt maliyetleri düşünülmeden yapılan hidrojen otobüsü yatırımları eleştirilse de, bu projeler Baltık Denizi bölgesinde ulusötesi bir hidrojen yakıt ikmal istasyonları ağı kurmayı hedefleyen ‘Hytruck’ projesine fayda sağlayabilir. Bu proje, hidrojenle çalışan yük taşımacılığının yaygınlaşmasını hedefliyor.
Polonya’da hidrojen projelerine yönelik taleplerin artmasıyla birlikte, hükümetin bu alanda nasıl bir adım atacağı merakla bekleniyor. Belediyeler, hidrojen otobüs projelerinin uzun vadeli başarıya ulaşması için daha fazla sübvansiyon verilmesini şart olarak görüyor. Hükümetin vereceği yanıt, Polonya’nın sürdürülebilir ulaşım politikaları açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.